G.G " LAYIK OLDUĞU YERE GİTMEK "

GÜVEN GÜRBÜZ'ÜN KALEMİNDEN

" LAYIK OLDUĞU YERE GİTMEK "

"Yeryüzünde yaşayan tüm insanların bir çoğunun, ekonomik zorlukların altında ezilen fakir gurabanın, hayatını idame ettirmek için çektiği ezanın bini bir türlü. Salgınlar ve savaşlar birbirini izleyen ikiz kardeşler. Nerede, nasıl, cirit attığı ortada. Görünen o'ki; ülkeleri yönetenlerin merhametine ve insafına terk edilmiş bir dünya düzeninde, mazlumun çektiğini, yaradan yüce mevlaya havale ediyoruz. Yokluğun ve yoksulluğun müsebbibleri ellerindeki teraziyi nerede, nasıl, kimler için kullandıkları ortada. Gizlinin ve saklının göreni yüce yaratan elbetteki biliyor. O'nun şaşmaz adaleti elbet bir gün tecelli edecektir. 'Ya sabur celle cellahü' diyerek sığındığımız yaradanımız elbetteki haksızlık yapanların layıklarını verecektir.

Gündemlerimizde yine hayat pahallılığı akıl almaz bir şekilde almış başını gidiyor. Ticaret erbabının bir çoğunun iş olmadığından yakınmasına rağmen, zamlar ise her gün cirit atmaya devam ediyor. Savaş çıktı zam, dolar çıktı zam, altın uçtu zam, borsa düştü zam, ithalat arttı zam, ihracat düştü zam. vs.vs.vs. Ekonomi savaşlarının kol gezdiği gezegenimizde, yaşam savaşının içinde etken insan gücü, aklı ve mantığıyla nelerin peşinde, ne şekilde, nasıl koştuğu ortada.

En büyük sorun ise dürüst olamamak.

Dürüstlükte yarışmak yerine, hilede, hurdada, oyunda, düzende, akla hayale gelmeyecek şekilde, ardan, namustan, edepten, hayadan, haktan, hukuktan, adaletten vs. uzaklıkta yarışmak akıllara ziyan. Kim bunlar..? dediğimizde. Hayalet olmuşlar, gizli, saklı, aslında ortalıkta gezerler.

Bir çok kıssadan hisseler vardır. Anlatılırlar yıllar boyunca. Topluma mal olmuştur. Örnek olsun insanlara. Kendilerine çeki düzen versinler. Anlamayanlar anlasın mana çıkarsın diye. Onlardan birini paylaşmak gerekti bu hafta.

 " BUĞDAY SATICISI

Adamın biri satmak için pazara buğday götürmüş. Akşam olmuş, pazar toplanmaya başlamış.

Herkes malını satıp savmış. Bu adamın malına müşteri çıkmamış. Çıkan da pazarlıkta uyuş­mamış. Adam koca çuvalı geri getirmenin sıkıntısıyla düşünürken meşayıhten birinin yolu pazara uğramış:

O zat sormuş:

-Ne o evladım malını satamadın mı? Bak pazar toplanıyor.

Adamcağız boynu bükük:

-Müşteri çıkmadı, Efendi Hazretleri! demiş.

Şeyh efendi yerden avuç avuç kum alıp buğdaya karıştır­maya başlamış ve:

- Şimdi çıkar evlad! demiş.

Adam şeyhin bu hareketine itiraza yel­tenecekmiş ki; hemen yanı başında beliren müşteri mala talip olmuş.

Tebessümle oradan ayrılmak üzere olan şeyhin eteğine yapışıp:

-Bu ne haldir Efendi Hazretleri!" diyen buğdaycıya şeyh şu cevabı vermiş:

-Sus! Para, layık olduğu mala gider."

Kıssadan hisse o'dur ki; " Kul sıkışmayınca hızır yetişmezmiş" sözünde olduğu gibi, elbetteki yaradanımız kullarının yaşadığını görmekte.

İmtihanını yapmaktadır. Bu imtihandan yüzünün akı ile çıkan tüm inananlara,

Sevgi ve hürmetle,

Güven Gürbüz

27 Şubat 2022

Şebinkarahisar / Ankara "