Güven Gürbüz Yazdı " ANADOLUDA RENÇBER OLMAK. "

GÜVEN GÜRBÜZ'ÜN KALEMİNDEN

" ANADOLUDA RENÇBER OLMAK. "

"Anadolunun en meziyetli işlerindendir. Çiftçiliğin vazgeçilmezlerinden " Rençberlik" denir kısaca adına çiftçilikle uğraşanlar. Tarladaki buğdayından, arpasından, hayvanının önüne gelene kadar samanından. Sabahın erken saatlerinden, gece yarılarına kadar uzar zaman yazın sıcaklarında. Üretmenin üretici olmanın hazzını duyar iliklerine kadar. Sonra ürettikleri pazarlardan dağılır sofralara. Un olur, ekmek olur, çeşit, çeşit, buğdayın özünden gelen mamüller. Karnını doyurmak için yoksulun sofrasının vazgeçilmezleridir. Çiftçinin elinin değdiği yerler yeşerir. Suları bol bulunca katlanır meyveler, sebzeler, envayi çeşit, seç seçebilirsen en birincisini. Sağlığa davetiye sunar, sıhhate gün ışığı. Ömrüne ömür katar organik türünden. Bu dağlar taşlar elbetteki koyunların meleşmesini, ineğinin, danasının, düvesinin sesinin yankılanmasını bekler baharın ilk ışıklarıyla. Toprak ana ısıttıkça bağrını, bir neşe gelir arısına, börtü böceğine, yer kapma yarışında doğa kendi kendini yeniler her daim.

Hayat pahalılığının almış başını gittiği bu günlerde, elbetteki çifçilerin, rençberlerin, sesinede kulak vermek gerek. Sırtını dönmeyle, he..he..demeyle, yapacağız, edeceğiz, eseceğiz, gürleyeceğizle hiç bir şeyin olmadığını iyi bilenlere, seslerini duyuruyorlar her platformda.

Son günlerde ülkemizde tarım bir yana, hayvancılığın geldiği durum ise aşikar. Sofrasına et götüremeyen vatandaşın feveranına hayvancılıkla uğraşanlarda katıldılar elbet. Yurt dışına et satmayalım, iç piyasaya dağıtalımlardan, ithalatına dur diyelim, içerdekini sal diyelimler, yetiştiricileri destekleyelim, maliyetleri düşürelimler, velhasılı her kafadan bir ses programına dönüşürken meseleler, vatandaşın kafasındaki soru " Ne olacak bu memleketin hali..." Konuşulmayanlar, söylenmeyenler, sonra yapalımlar, edelimler, diyelimler, vs..en yetkilisinden, yetkisizine kadar ayyuklara çıkmış. Yine yerimizde sayıyoruz. Yine dizlerimizi dövüyoruz. Geçmişe bakıp ah, ah..vah..vah. Değişen bir şey yok. Değişeceğide gözükmüyor. 'Dağı taşı ekin, petrolden, altından, daha değerli tarım..tarıııımmm..' demesi kolayda, nasıl yapacaksınız bu işleri diye sormak zormu?.

Çiftçinin biri, diğerinden daha dertli. Dokunsan ağlayacak. Bu memlekette niye adam kalmıyor diye sorarız yıllardır. Yıllardır konuşulanlar aynı. Yinede konuşulacak. İcraat olmadıkça. Mazot diyor çiftçi mazot. Gübre diyor çiftçi gübre. Su diyor çiftçi su. ( Allahtan bu yıl verimliydi yağışlar ), Hayvanlara yem diyor yem yetiştirici..Elbetteki dendiğini biliyorlarda, çözüm ilk sırada diyen yok. Nasıl, nereden, ne zaman ? soruları muallakta.

Hayvancılık Şebinkarahisarlıların vazgeçilmezlerindendir desek yeridir. Gücünün yettiği, elinden geldiği, imkanları nisbetinde köylüler, ihtiyaçlarına katkı sağlayacak, geçim sağlayacak, ölçütlerde uğraş verdiği bilinir. Ancak son zamlardan sonra nasibini alan hayvancılık maliyetleride kara kara düşündürüyor yetiştiricileri. Besicilik alanında gelir kapısı yapmaya başladığını hata olarak görenlerde var, 3 yıldır alarm veren hayvancılığı görmezden gelenlerde, mandıralardaki hayvan sayıları yarı yarıya düşenlerde, yem fiyatlarının yüksekliğinden hayvanına az yem verenlerde, vs.vs. Ya medet meralar diyerek 6 - 7 ay  orada, , tarlasından bir miktar ot ve saman çıkartıp bunlarla 4-5 ay besleyip sonunda hayvanları bahara çıkararak idare etmeye çalışan yetiştiricinin halini anlatmaya gerek varmı..?

Besici dertli. Devlet ithal eti getirip satarak, yerli besicinin sattığı fiyatını düşürdüğünden bahsediyor. Peki ne diyor başka besici..? Üreten, ürettiğini direkt tüketiciye ulaşabiliyormu? Bunu sağlamak bir nebze tatmin eder belkide diyor. Aracılar devrede olduğunda  da işin rengi değişiyor.

Arıcılıkta yarın feveran edecek. Şeker fiyatları dans ediyor. Maliyetler artıkça da, mazottu, gübreydi, taşımaydı, işçilikti vs.kambur büyüyor.Devlet desteklerinin yeterliliği, yetersizliği ise başka bir soru işareti. Sistem değişikliğine acilen ihtiyaç olduğu aşikar. Tarım bakanlığına çok iş düşüyor çoooook.

Et fiyatlarının zamlanmasıyla üretici durumundaki besicilerin nefes aldığını düşünmek doğru değil. Sektör daha çok üretmeye istekli olabilir. Üreticinin endişesi, üretiyor ürettiğinin karşılığını alamıyor. Şu anda üretici kar etmese bile zarar da etmiyor diyebilirmiyiz? Diyenler diyebilirler. Son üç yılda neredeydiniz diye sormak gerekir. Üreticinin piyasadan çekildiği yazılıp çizilirken, arz güvenliğini sağladınızmı? Üreticilerin mesleğini sürdürülebilir hale gelmesi için belli bir kazanç elde etmesi gerektiğini de unutmamak gerekir.

Anadolu insanın, çiftçisinin, köylüsünün, tarlasında, bağında, bahçesinde, merasında, yaylasında hep el emeği, göz nuru, alın teri olduğunu unutmamak, herşeyden önce geldiği yeri unutmamak, neslinin, aslının eseri olduğunu, aslını inkar etmeden, dört elle sarılma zamanıdır. Anadolunun dışında ülkelerde arazi kiralayıp geleceği düşünmek kadar, Anadoluda yaşayan çiftçimizinde daha neler, neleri, neden hak ettiğini, bizlerde ne yapabildik acaba, yeterlimiydi, daha fazlasını yapamazmıydık diye sorgulamak, yönetenler nezdinde de sormak, sorgulamak, düşünmek ama çok düşünmek gerek.

Anadolu çiftçisinin emeğinin karşılığının hakettiğinden fazlasına kavuşması temennileriyle,

Sağlıcakla kalın.

Güven Gürbüz

27 Mart 2022

Şebinkarahisar / Ankara"