Güven Gürbüz Yazdı; " BİZİM ELLER. NELER BİLİRLER ? "

Güven Gürbüz Yazdı;

" BİZİM ELLER. NELER BİLİRLER ? "

Zorlaştı. Yalan yok hayat. Söylenenler olmasın sakın bayat. Çare ister hayat melat. Bulana aşk olsun demesin evlat?
Kimler har vurdu, harman savurdu? Geçim derdi neden bir çoğunu sardı? Kim kime kandı? Kim kimi aldattı?
Borç sarmış eli eteği. Düşüncesi bitmez evin direği. Al eline kazma küreği. Kaz toprağı toprağı.
Hasta düşme yol üstü. Hayat parasız kalana küstü. Sorsan herkes dürüsttü. Dayanamayan kafayı üşüttü.
Yiyecek, içecek pahalandı. Kuşlar bile evin önünü unuttu. Bir dirhem buğdaydı. Verecek kim kaldı.?

Ekmek kurursa ıslat ye. Çarşıyı pazarı koy bir köşeye. Alış artık eskilerini de yenilemeye.
Para dayanmaz ona, buna. Kiralar vurmuş tavana. Çok para ister su dolmak için kovana. Dikkat et musluğuna.
Donduk kışın gaz pahalı. Bilir elbet cümle ahali. Kalmadı yaşlının dayanacak hali.
Erken yat diyorlar akşam elektrik yakma. Televizyonda ona, buna, çok bakma. Sakın karamsarlığıda kafana sokma.
Ruh beden uyum ister. Sağlığın bozulmasını kim ister? Hepsi birbirine benzer. Adına sıkıntı derler.

Bırakalım onu bunu. Çok düşünmenin yoktur sonu. Hatırla unutma konu komşunu. Çal arada bir kapısını.
Biz bizlerden anlarız. Biz bizden bilmeyeni ne anlarız? Hem konuşur hem söyleriz. Çok şeyler anlatırız.
Her şeyde var bir hesap kitap. Unutulmamalı işlenecek var çok sevap. Yapabilirsen birde sen yap.
Düşünmezse kimse kimseyi. Arsızı, hırsızı, vurur kafamıza sopayı. Tanırmı hiç atlıyı, yayayı? Kırar kırılmaz denen kayayı.
Başımızın üstünde yeri olmalı. İyi düşünüp taşınmalı. Her söylenene kanmamalı. Sonuçları olur sonunda pahalı.
Sevdiklerimizedir sözümüz. Varsa yoksa iki gözümüz. O'na geçer nazımız. Hep onu söyler sazımız. Uyumludur her sözümüz. Kimdir sevdiklerimiz? O'nu da Allah bilir.Sakın ola ki yanılmamalıyız. Kırılacak bir tanedir başka yok başımız.

Sözlerden söz açılır. Kimine hikaye, kimine masal gelir. Nasrettin Hocanın her anlattığı muhakkak yerini bulur.

Saklarlar da Kışın Yerler

Misafirlerden birisi, Nasreddin Hoca’nın evinde yatıya kalır.
Akşam yemeği yenildikten sonra sohbet edilir, yatma zamanı gelince yataklar açılır.

Vakit ilerlediği için karnı acıkan misafir;
“Bizim eller bizim eller.Yatarken üzüm yerler” diye bir türkü tutturmaz mı?

Bu türkünün sonunun nereye varacağını anlayan Nasreddin Hoca da elini kulağına atar ve;
“Sizin eller sizin eller
Yatarken üzüm yerler Bizde böyle âdet yoktur
Saklarlar da kışın yerler.” der.

Çokmu söyledik demeyelim acaba? Bakılmalı her zaman yeri gelen icaba. O'da nasıl olacak acaba?
Hayat pahalılığı bitmeli. Garibanın yüzü gülmeli. Herşey olmuyor bol esprili. Ortada hepimizin hali.
Gençler evlenecekler. Evim yoktur diye dertlenecekler. Bunlar nasıl bir araya gelecekler?
Emekliler beklemedeler. Maaşın yolunu gözlemekteler. Boş kaldı bankamatikler. Yükseldi faizler. Çekilmiyor krediler.
Ücretliler ücrette hak adalet der. İşvereni üzer maliyetler. Düştü artmalı satışlar. Nasıl gelsin almaya alacaklar.
İşsiz iş bekler. İşi olan aş bekler. Bekleyenler hep beklemekteler. Asık yüzler nasıl gülecekler?

Yazdık halimizi inceden, inceye. Günler çok çabuk geçer, gündüz döner geceye. Halimizide döndürmeyin işkenceye.
Hal yoluna girmeli her sebep. Sebep sonuç hepsi edep. Sen halimizi gör yarap. Aklı fikri olana sebep yarat.
Daraldık artık darlandık. Çok düşünmekten sabahı ettik. Yeter artık bu kadar yazdık. Anlatabildiğimiz kadar anlattık.

Güven Gürbüz
11 Haziran 2023

Şebinkarahisar /Ankara